Aile içi iletişimin kalitesi mutlu ve sağlıklı insan olarak yaşamamız açısından çok önemlidir.
Evlilik başlı başına bir ortaklıktır. Eğer kadın ve erkeğin arasındaki ilişki pozitif ve yapıcıysa zaten bu çocuklara da yansır.
Kadın ve erkeğin arasındaki ilişkinin iyi olması için bireylerin kendi iç iletişimlerinin de iyi olması gerekir.
Bir kadın ve bir erkek evlenmeden önce içindeki çocuğu şifalandırmadan çocuk sahibi olduğunda ailenin devamında aynı sorunlar tekrar eder.
Bu nedenle kritik dönemlerde; üniversiteye başlamadan, işe girmeden, evlenmeden önce ve anne baba olmadan önce kesinlikle profesyonel bir yardım alınmalıdır.
Ancak bu şekilde toplumlar sağlıklı olabilir.
Diyelim ki evlenmeden önce, ya da çocuk sahibi olmadan bilinçaltı şifalanması olmadı; o zaman yaşadığımız sorunları karşı tarafa yüklemeden önce mutlaka kendimize ayna tutmalıyız.
Bende bir şey yok, eşim iyi olursa ben iyi olurum, çocuğum mutlu olursa ben mutlu olurum tam bir kurban psikolojisidir.
İlişkilerin temel noktası, insanın kendiyle yaşadığı ilişkide yatıyor. Yani aslında herkes bize ayna olurken, biz aynalardan gelen mesajları anlayamazsak, kişiler değişse bile sorunlar değişmez.
Diyelim ki kişi eşinden mutlu değil… Neden mutlu olamadığımı anlayıp çözüm bulamazsa, karşısına çıkan kişilerde benzer sorunları yaşar.
Kendi içsel aynamıza bakmayıp yüzleşmediğimiz için onları başkalarında görüp suçlarız. Bu durumda, başka insanlar bizim gizli hislerimize aynalık edip, bize yansıtırlar.
Öyleyse içsel iyileşme; ‘ben yansımamla yüzleşmeyi seçiyorum’ demekle başlar.
İnsan önce kendini sevip, kendine değer verdiğinde, sevilir ve değer görür.
İnsan mutlu olduğunda, etrafına ışık saçar ve mutluluk dalga dalga yayılır.
Kişilerin kendi çekim güçlerinin yanı sıra ilişkinin de kendi içinde çekim gücü de önemlidir.
İlişkinin çekim kuvveti uyumlu ise, ilişki doyumlu olur. Yani önce kişinin kendi içindeki uyumu ve daha sonra karşısındakiyle olan uyumu ilişkiyi besler.
Sorun şu ki, kişi kendi içinde tamamlanmadan bir başkasıyla eksikliğini tamamlamaya çalışır. Böyle olunca da mutluluğunu bir başkasına bağlar ve sorunlar daha da büyür.
Çoğumuz sevgiyi bildiğimizi sanıyoruz. Sevgiyi; tutkuyla, alışkanlıkla, ihtirasla, bağımlılıkla karıştırıyoruz.
Gerçek sevgi insanı besler, özgürleştirir. Takıntı yaptığın her şey seni esir eder. Bağımlı sevgi ve ilişki insanı esir eder.
Ve sevgi bağımlılığı, kendi yetersizliğimizi bir başkasıyla giderme ihtiyacından doğabilir.
SEVDİKLERİMİZE BAĞIMLI DEĞİL BAĞLI OLALIM. SEVGİMİZ AKSIN, BESLESİN, ŞİFA OLSUN…
Gördüğün güzellikler de sensin, şikayetler de… Ruhundaki güzelliklerin yansımasını görmelisin…
Zihninde ne varsa, hayatında o vardır. Bak şimdi hayatına ne görüyorsun? Acı ve keder mi? Aşk ve neşe mi?
Alıntı Semra Kozanlı
39 views